Hay Way Zaman-Dersim’in Kayıp Kızları Vizyonda!!!

Cam bardakta sıcak, demli bir çay eşliğinde buldugum boş bır koltukta gösterımın baslamasını beklerken nasıl bir filmle karşılaşacağımı düşünmeye başladım.
Öyle ya bundan 76 yıl önce bu topraklarda devlet eliyle yaşatılmış ve 76 yıldır bu toplum için bir tabu olmuş , trajik ve insanlık dışı katliamı anlatan bir film olcaktı perdede.En merak ettiğim durum yönetmenin bu katliamı perdeye nasıl yansıtmış olacağıydı.Çünkü bir tarafta resmi tarihle bu topluma gerçek diye sunulanlar bir tarafta ise onca yıl sonra yeni yeni cesaret bulup bu trajediye tanıklık etmiş gerek bölge halkından gerekse  o dönem tsk da görevlı olarak bu operasyona katılanların tanıklıklarından aktardıkları vardı.

filmden (1)
Yani filmin kurgusu bu tanıklıklara sadık kalmalıydı,buda hem dikkat hem hassasiyet isteyen bir şeydi.Filmde de bu samimiyeti buluyorsunuz.Beyazperde de hem bu dramı ve acıyı iliklerinize kadar hissediyorsunuz, hem de bu katliamlara sebep ‘devlet aklını’, ailesi gözleri önunde kurşuna dizilen Emoş’un anlattıklarından yola çıkarak toplumsal bir yaranın nasıl bunca yıl kanatılmadan öylece durduğunu farkediyorsunuz.
Yaşanan büyük acıları, Emoş’un76 yıl sonra bu flmin çekimi sırasında film ekibinin çabalarıyla ilk defa tanıma imkanı buldugu amcasının oğlu Hüseyinin tanıklıgından da bütünüyle anlamak mümkün oluyor. 1938 yılında henuz dört beş yaşlarında bır çocuk olan Emoş’un anne baba ve abisinin öldürülmesine tanık oldugunu,kendısının ise çalılıkların arkasına saklanarak öldürülmekten kurtuldugunu daha sonrasında ise bir subayın onu evlatlık aldığını, bu aileyle yıllarca sehır sehır gezerek daha 21 yaşında kendinden 18 yaş büyük bir istasyon memuruyla evlendirilip İstanbul’a yerleştiğini dinliyoruz kendisinden.

Filmde öyle can alıcı anılar var ki, insan izlerken gözyaşlarına engel olamıyor, üstelik Emoş’un kızı Serpil’in anlatımı ile herkes kendi vicdanıyla yüzleşip suçluluk ve kızgınlık arasında gidip gelen bir duygu karmaşası, insanlık onuru adına büyük bir utanç duyuyor.

cats

Tarihin acımasız penceresine ışık tutan bu yapımda böylesine bir acıya maruz bırakılan Dersim’in kayıp kızları, yetim kalan çocukları ve operasyona katılan askeri personelin hayatları boyunca atlatamadıkları bir travmayla kendinizi yüzyüze buluyor, hak,hürriyet ve adalet gibi kavramları tekrar sorguluyorsunuz.

Emoş’un kızı Serpil’inde belirttiği gibi 38 yılının o günleri bu topraklarda bir utanç , özür günü ve bu katliamda devletce öldürülenlere ve onların gerıde bıraktıkları anılarına bir saygı günü olarak kabul edilmesini, en azından insani olarak onlara bunu borclu oldugumuzu hatırlamak ve hatırlatmak gerektiğini düşünüyorum başka Dersim’ler yaşanmaması adına.

Daha önce ”İki Tutam Saç; Dersim’in Kayıp Kızları isimli belgesel filmin yönetmenliğini yapan Nezahat Gündoğan bu defa Hay Way Zaman filmi ile karşımıza çıkıyor.17 Ekim 2014 tarihinde gösterime giren bu muhteşem belgesel filmi bir an önce izlemeli ve yakın tarih üzerine sorgulamalara başlamalıyız.

Sanat dolu günler diliyoruz!!!

 

Hakan Gülveren haberidir.

hay-way-zaman

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir